top of page

KARAKTERLERİN ROMANI: MAHUR BESTE


Ahmet Hamdi Tanpınar; toplumları, değişen olayları, kişileri düğümler halinde ve sanatsal bir kaygı ile bize sunan önemli yazarlarımızdan biridir. Kadı bir babanın oğlu olması münasebetiyle toplumu ve devlet yapısını gözlemleme şansına erişmiş talihli birisidir. Düşünce yelpazesi çok geniş olan Tanpınar; Nietzsche’den Berksoy’a, Şeyh Galip’ten Yahya Kemal’e kadar pek çok isimden etkilenmiştir. Yahya Kemal’den özellikle musiki konusunda istifade etmiştir. Nitekim bu romanında da bunun esintilerini hissediyoruz.


Mahur Beste, yazarın roman türündeki ilk denemesidir. Nehir roman tarzında devam eden bu kitap, “Sahnenin Dışındakiler” ve “Huzur” ile devam eden serinin başı sayılmaktadır. Kitaba adını veren aslında Türk müzik geleneğinin işlek makamlarından biri olan Mahur’ dur.


Roman, Abdülhamit döneminin içinde yaşayan Behçet Efendi’nin etrafından anlatılır. Edebiyatın pek çok karakterlerinde olduğu gibi bu romanda da Behçet ile babası arasındaki çatışmayı görüyoruz. Fakat Tanpınar’ın yazım karakteri bakımından bu eserinde de ayrıntılı bir karakter tasviri görüyoruz. Romanın her bölümünde farklı karakterlerine değinilmiştir.


Behçet Efendi, dönemin hatırı sayılır kişilerinden İsmail Molla Bey’in oğludur. Molla Bey karakterine baktığımızda iradesi güçlü, herkesin hayran kaldığı ve müziksever biridir. Behçet Bey ise tam tersi pısırık, eğlenceye uzak, müzikle alakasız biridir. Başarılarıyla kalemde çalışanlardan ilgi toplayan Behçet, Ata Molla’nın kızı Atiye Hanım ile evlenir. Fakat ne Ata Molla ne de Atiye Hanım onu sever. Behçet’te içinde oluşan sevgi ve ilgi eksikliğini çok sevdiği uğraşlarına verir. Cilt ve saat işlerine kendini adar…


Roman, “İki Uyku Arasında Düşünceler”, “Baba ile Oğul”, “İki Dünür”, “Behçet Bey’in Evlilik Yılları”, “Garip Bir İhtilalci”, “Hısım Akraba Arasında”, “Eski Bir Konak” olmak üzere yedi bölümden oluşmaktadır. Birbirinden kopuk farklı karakterlerin yer aldığı bu bölümler bağımsızlıklarına rağmen toplamında bir bütünlük barındırmaktadır. Arada insanların akrabalık, dostluk bağları bu bütünlüğü sağlamaktadır. Her bölümün bir kişi anlatışı bile medeniyet kavramına bir atfı işaret eder. Aksiyon, hareket olmasa bile romanda bir akım sağlanmıştır.


İlk bölümünde Behçet Bey ile babası arasındaki farklılıkları ve Behçet’in özellikleri üzerinde durulmuş. Ablasının torunu Cavide, Arif Bey ve Molla’nın arkadaşı Necip Paşa ve annesi gibi karakterlerin özellikleri üzerinde durulup bir bağ kurulmaya çalışılmış. İkinci bölümde Molla Bey, oğlu ile benzemeyişlerine dem vurmuştur. Hatta “Benim evladım bana benzemedikten sonra ha olmuş ha olmamış benim için birdir.” sözlerini sarf etmiştir Molla. En büyük hüznünü de Behçet’in ciltçi atölyesinde gördüğü gün olduğunu belirtir bu bölümde. Oğlunun tabiatı gereği kimseye bir fenalık yapmaması ise onun için bir övünç kaynağıdır. Kayınpederinin ondan hoşlanmayışı ve Atiye Hanım’ın aşkı doğmuş. Tek taraflı aşkı diyebiliriz tabi.

Üçüncü bölümde iki dünür olan Ata Molla ve İsmail Molla’nın ayrıntılı karakter tahlilleri bir bağ kurularak anlatılıyor. Dördüncü bölümde Atiye Hanımla olan sevgisiz evliliği üzerinde durulmuş. İsmail Molla olmasa Atiye’nin evliliğinin çalışkan bir örümceğe benzeyen Behçet Bey ile gerçekten de dayanılmaz olacağından bahsedip ne kadar temeli eksik bir evlilik kurulduğu üzerinde durulup durum eleştirisi yapılmış. Beşinci bölüm ise Bir Garip İhtilalci Sabri Hoca üzerinedir.


Romana siyasi ve sosyal bir taraf kazandırır bu bölüm. Medrese arkadaşlarının dilsiz hoca lakabı zamanla dinsiz hocaya döner ve devrin bütün hür düşünceli adamlarıyla dost olma yolunda biridir. Suavi vakasına istemeyerekten de olsa dâhil olur. Jön Türklerle muhabbet içinde olan Sabri Hoca ile İsmail Molla, Suavi olayından sonra dost olur. İki üç gün yalıya bu vesileyle gizlenir. Altıncı bölümde Halit Bey tahlilini son bölümde ise Agop ve Nuri Bey ilişkisini ve karakterlerini öğreniyoruz.


Bu roman Abdülhamit ile Abdülaziz yönetiminde farklı bakış açılarına sahip aynı çevre insanlarını karakterize eder. Mahur Beste’deki anlatım, Tanpınar’ın diğer eserlerinde tekrarlanıp leitmotiv olarak kurgulanmıştır. Kısa bir bakış açısı oluşturmaya çalıştığım bu kitapta sizde Tanzimat dönemi sonrası sosyal hayatımızda görülen değişimlerle ilgili yorumlar yapabilirsiniz. Romanda aşkın müzikle harmanlanıp nasıl medeniyet bağlamına dönüştüğüne şahit olabilirsiniz. Ben şahidim.



Esra Erdil

Instagram: venuskahvesi

Comentarios


Yazı: Blog2_Post
bottom of page