Çit Sorusu
- Kankakuzen
- 28 Kas 2022
- 1 dakikada okunur

Doğa durumu felsefede sıkça üzerine fikirler ortaya atılan bir alan olagelmiştir. Doğa durumunun insan için iyi mi kötü mü olduğu da bu çerçevede incelenmiştir tarih boyunca. Bir diğer soru da ne olmuştur da insanlar varsayılan bu doğa durumundan çıkmışlardır?
Doğa durumundan çıkış üzerine düşüncelerden biri toplum sözleşmesi fikridir. Sözleşmeciler de diyebileceğimiz bazı düşünürler doğa durumunun nasıl sona erdiğiyle ilgili fikirler öne sürmüşlerdir. Hobbes, Locke ve Atatürk’ün de ilgisini çekmiş büyük düşünür Jean-Jecques Rousseau bu konudaki en bilinen filozoflardandır.
Bu girişin yapılmasını sağlayansa bize sorulmuş bu sorunun yıllar evvel Rousseau tarafından da düşünülmüş olmasıdır. Jean-Jecques Rousseau, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı adlı eserinde “ bir toprak parçasının etrafını çitle çevirme” üzerine de düşüncelerini yazmıştır. Görüldüğü üzere basit bir soruymuş gibi gelebilecek bir durum üzerine felsefeciler ve devlet adamları dahi düşünmüşler ve hala düşünmektedirler. Sahi hala bir alanı çitle çevirmek basit bir şey midir sizce?
Günümüz dünyasında her yer paylaşıldığı için büyük ihtimalle kimseye ait olmayan boş bir alan bulmak kolay olmayacaktır. Peki doğa durumundayken? Henüz devletler ve mülkiyet kavramları yokken? Rousseau’ya göre doğa durumunda insanlar daha iyi ve mutludur. Kim bilir bu iyi ve mutlu dünyada ilk kimin aklına gelmiştir bir alanı çitle çevirme fikri?
Bu anlatıdaki en önemli karakter olan bu (çitle çeviren) kişiyi ne yazık ki bilemiyoruz. Peki siz bu satırları okuyan değerli okuyucular, siz bu hikayedeki doğa durumunda yaşasaydınız aklınıza gelir miydi bir alanı çitle çevirme fikri? Yahut bir tanıdığınız bir alanı çitle çevirdiğini, artık o alanın kendisine ait olduğunu ilk defa söylediğinde ona karşı tavrınız nasıl olurdu? Bir açıdan bakıldığında ilginç ve komik bir hikayenin başlangıcı gibi olmaz mıydı?
Ö. Şevket Yurtsuz (K.K.)
Yorumun için çok teşekkür ederim. Yazıya farklı boyut ve derinlik kattın. Aslında istediğim de tam olarak buydu. Bir fikir üzerine düşünce temelli bir beyin fırtınası gerçekleştirmek. Buna katkıda bulunduğun için çok sağol Kankakuzen.
Ben de bu yazıyla ilgili bir sorular sorarak bu sürece bir teşvikte bulunmak istiyorum. Sorularım şunlar;
- Hayvanlarla insanlar benzer içgüdülere mi sahipler?
- İnsanların özgür iradeleri yok mu?
- Bir alan belirleme bizim için dürtüsel bir zorunluluk mu yoksa bir tercih mi?
Yanıtları sabırsızlıkla bekliyorum. Kendine çok iyi bak Kankakuzen görüşmek dileğiyle 🙏🙂✋
Bu durumu yaşamak için doğa durumunda olmamıza gerek yokmuş gibi geliyor. Hayvanların kendi bölgelerini koruma içgüdüleri vardır ve bu bölgeye yabancı birileri girdiğinde bu içgüdüyle bir yaklaşım sergilediklerini görürsünüz. İnsanlarda da bölge/alan kavramı yok mudur içsel olarak? Evde yemek yediğiniz masadaki sandalyenizi, oturma odasındaki koltukta her zamanki oturduğunuz yeri düşünün. Bence burada da bir alan sahiplenme var. Evet belki koltuğumuzun etrafını çitle çevirip işaretlemiyoruz (😅) ama başka birinin oturduğunu gördüğümüzde de 'orası beni yerim' diyebiliyoruz. ''Yahut bir tanıdığınız bir alanı çitle çevirdiğini, artık o alanın kendisine ait olduğunu ilk defa söylediğinde ona karşı tavrınız nasıl olurdu?'' sorusunun cevabını günlük hayatımızda yaşadığımız bu ufak koltuk örneğindeki gibi başka durumlara verdiğimiz tepkilerden yordayabiliriz. Kendi tepkimi düşündüğümde de zamanında benim gibi tepki ver…